Türkiye’nin demir çelik ve enerji üretim devlerinden İçdaş; ‘Tohum Gen Bankası’ kurmak için hazırlıklar yürütüyor, yurt içi ve dışında uzmanlarla araştırma - geliştirme çalışmaları sürdürüyor.
Dünya gezegeni üzerinde her yıl var olan bitki türlerinin yüzde 4'ü yok oluyor. Tümüyle yok olanlar, genetiği bozulanlar, genetiği değiştirilenler... Endemik denilen yani bulunduğu bölge dışında bulunmayan birçok türün anavatanı Anadolu iken, bu gündem dışı felaketten çoğumuzun haberi yok. İngiltere, Norveç, ABD, Çin, Hollanda, Japonya sessiz ama yüzmilyonlarca dolarlık yatırımlarla dünya tohumlarını topluyor, kurdukları bankalara koyuyor. Yetmiyor, küresel çapta, kendi çıkarları için hukuk oluşturuyorlar, mevzuatlar, standartlar getirmeye çalışıyorlar.
Türkiye kamuoyu ise bu alanda, organik tohum pazarları ile marjinal sözde koruma ve yaşatma çabası içinde görünse de, aslında bu pazarlar eliyle, küresel tohum toplayıcılarına çanak tutuluyor, yerel doğal tohumlarımız çalınıp sahipleniliyor.
Tarım Bakanlığı'mız, 2010 yılında Ankara'da bir küçük binada 'Tohum Gen Bankası" kurdu, bir de İzmir'de var. Bu yapının bile dünyanın üç büyük tohum gen bankasından biri olduğu iddia ediliyor. Oysa Türkiye'de, kişisel çabaları ile tohum alanında sıkıntılar içinde çaba gösteren çok değerli akademisyenlerimiz, bilim insanlarımız da var.
İçdaş ve Tohum Gen Bankacılığı
İçdaş'ın, bizim hesaplamalarımıza göre, orman alanları, maden alanları dışında, yalnızca tarımsal faaliyet yapılan 2 bin dekar tarım alanı var. Son yıllarda bu alan yeni satınalmalarla hangi büyüklüğe ulaştı en azından biz bilmiyoruz. Meyvecilik yaptıklarını, büyükbaş ve küçükbaş hayvan besiciliğini hayli büyüttüklerini, çiftlik balıkçılığı ve arıcılıkta da epeyce işi ileriye götürdüklerini izliyoruz.
Birkaç gün önce İçdaş konuyla ilgili bir bülten paylaştı. Çeşitli yayın organlarında, gönderildiği gibi paylaşıldı, izledik ne paylaşanlar anlamış ve ne de okurlar, gündemin kıyısına bile yaklaşamadı. Oysa, okurla paylaşılacak açıklıkta değildi ve paylaşmadık. Araştırdık, soruşturduk, mevcut bilgilerimizi tazelemeye çalıştık ve şimdilik kaydıyla bu haberi oluşturduk.
İçdaş Tarım İşletmeleri Müdürü Turgut Odabaşı, tohum bankalarının öneminin gün geçtikçe arttığını; adeta zamana karşı bir yarış içinde olunduğunu belirterek, bültende şöyle diyor:
“İçdaş olarak, Çanakkale’de, yüksek teknoloji donanımlı bir Tohum Bankası kurmak için çalışmalara başladık. Bunun için hem ar-ge, hem de fizibilite çalışmalarına başladık. Anadolu coğrafyası dünyanın en zengin gen varlığına sahip. Bu zenginliğimize sahip çıkmayı ve onu korumayı milli bir görev biliyoruz. Anadolu tohumlarını güvence altına alarak geliştirme ve güvence altına alarak milli tarımımızı yabancı ülkelere bağımlılıktan kurtarmayı hedefliyoruz.
İçdaş olarak, binlerce dönüm tarımsal arazimizi tohum bankasıyla taçlandırmak, tohumlarımızı güvence altına alarak milli tarımımızı yabancı ülkelere bağımlılıktan kurtarmayı hedefliyoruz. Anadolu coğrafyası dünyanın en zengin gen varlığına sahip. Bu zenginliğimize sahip çıkmayı ve onu korumayı milli bir görev biliyoruz. Tohum bankası Akdeniz havzasında olası kuraklığa karşı Nuh’un gemisi yani geleceğimizin sigorta poliçesi olacaktır. Sebze, meyve, hububat, sera bitkileri ve diğer bitki varlığında kendi tohumlarımızın patentine sahip olmamızın stratejik açıdan Türkiye için hayati önem taşıdığına inanıyoruz. Şirket olarak bu bakış açısıyla ilgili kurumlarla görüş ve çalışma başlatmış bulunuyoruz. Dünyanın en önemli 10 tohum bankasını inceledik. Londra ve Amsterdam örnekleri üzerinde çalışıyoruz. Tohum korumak sanıldığından çok daha ciddi bir iştir. Sandığa tohum konarak çeyiz gibi saklanamıyor. Projelendireceğimiz banka iç ortamı minimum nem seviyesinde tutulan, tohumuna göre -20, -5 ve 5 derecelik farklı atmosferik koruma koşullarında ciddi enerji sarfıyla tohumların en sağlıklı ve uzun ömürlü şekilde saklanmasını sağlayacaktır. Milyonlarca dolarlık bu yatırımı en yetkin donanımıyla en kısa zamanda Çanakkale’ye kazandıracağız."
Henüz hazırlık çalışmaları yürüttükleri için, hiçbir yetkili ayrıntılı bilgi vermiyor. İçdaş bülteninin tarif ettiği adres Biga. Dünya örneklerine bakıldığında uzun vadede 150 milyon doları aşabilen büyüklükte bir yatırım, ancak İçdaş'ın mevcut altyapısı kısa vadede ortaya bir Tohum ve Gen Bankası kurmaya uygun. Hatta, Biga'ya "her yıl bir okul" sözü bulunan İçdaş'tan, bu konuda daha uygun bir başka yapı da yok. Gerisi Tarım Bakanlığı'nın ilgisiyle, uzman araştırmacıların sunacağı projelere kalıyor.
Araştırmamız sırasında "Tohum ve Gen Bankası için çalışacak uzmanların, önce Araştırma Enstitüsü kurulması sağlanırsa, işbirliği için Biga'da konuşlandırılabilir. Bir süre sonra bu yapı bir ziraat fakültesine dönüştürülebilir. Bigalı'nın Biga Üniversitesi düşü var. Prof.Dr. Ramazan Aydın Yerleşkesi'nde ziraat fakültesi yapılacak arsa var. Üstelik böylece Biga Üniversitesi de düş olmaktan çıkar..." diye yokluyoruz... Şimdilik öğrenebildiklerimiz, "Yem bitkisi, hububat bakliyat, sebze, çiçek tümünü kapsadığı ve araştırma sonuçlarına göre yol alınacağı" şeklinde.
Belki de sorduğumuz sorularla, ilgililerinde tedirginlik de yarattık ve bu algıyla "Burası Biga! Çanakkale merkez ilçe değil! Doğru projeyle gelin, kucaklanırsınız" da dedik. Doğrusu şu ki; artık maalesef unutulan "Biga: Türkiye'nin Hollandası" kavramını yeniden ortaya çıkaracak, çok doğru yerden bir başlangıç var. Konuya, gerek Hükümet’in ve gerekse Biga kamuoyunun yapıcı biçimde yaklaşması, bilgilendirilerek destek sağlanması gerekiyor.